Okuduğum kitaplara ait
yorumlarımı/görüşlerimi sizlerle paylaşma amacıyla bu blogu açıyorum.
Blogumda kitap özeti yayınlanmayacaktır. Sadece sevdiğim yazarların
kitaplarına ait kısa bilgileri ve yorumlarımı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Arada birkaç spoiler olabilir ancak şak diye de kitabın sonunu söylemeyeceğim
merak etmeyin.
Sizlerin de değerli ve
yapıcı, olumsuz/olumlu eleştirilerinizi/yorumlarınızı saygı çerçevesinde
görmekten mutluluk duyarım.
Blogumdaki ilk yayınımda
sizlere bana en sevdiğin korku kitabı hangisi diye sorulduğunda cevabım olan Stephen KİNG’in
“O” isimli kitabını yorumlamak istiyorum.
Öncelikle yazarımız
Stephen KİNG ile ilgili genel birkaç bilgi paylaşalım.
Genellikle korku/gerilim
türünde eserler veren yazarımız 21 Eylül 1947 tarihinde Portland/Maine de
doğmuştur. Kitaplarının çoğu dilimize
çevrilen korku/gerilim yazarı King’in eserleri de genellikle memleketinde
geçer. Newyork Times Çok Satanlarının
müdavimi olan yazarımız Bram Stoker Ödülleri ve British Fantezi Yazarları
Ödülleri gibi pekçok prestijli ödüller almıştır. Kendisi de roman yazarı olan
eşi Tabitha King ile Bangor, Maine’de yaşamaktadır.
Gelelim kitabımızla ilgili
genel bilgilere.
Pek çok King romanı gibi
Altın Kitaplar tarafından yayınlanan kitabımız ilk olarak Gönül Suverenin
çevirisi ile 448 sayfa olarak basılmıştır. Daha sonra Altın Kitaplar King’in
Türkiyedeki “Sadık Okuyucularına” bir hediye vermek istemiş olacak ki 1216
sayfalık Sansürsüz tam metin ile buluşturdu bizleri. Bu kitabın dilimize
çevirisi ise Oya ALPAR tarafından yapıldı.
Benim şahsi fikrim hiç
gözünüz korkmasın sayın kitapseverler Tam metni okuyun. İnanın kitap bittiğinde
keşke devamı olsaydı diyeceksiniz. O yüzden olayları King in ilk yazdığı gibi kısaltılmamış
halini okuyun derim. Kitaptaki bazı karakterler bize ilerde yorumlayacağım “11/22/63” kitabında ufak bir merhaba
dediklerinde inanın çok mutlu olacak, tekrar “Kaybedenler Kulübünün”
hikayelerini okuma arzusu hissedeceksiniz.
Goodreads te 450 bini
aşkın değerlendirmede 5 üzerinden 4.17 puan alan kitabımız kendine verilen
değeri gerçekten hak etmekte.
Kitabın Arka Kapak
yazısında;
“Küçük bir Amerikan kasabası olan Derry’yi diğer
kasabalardan farklı kılan şey, kanalizasyon mazgallarının altındaki dehlizlerde
yaşayan, kendini kimi zaman kâbuslarda, kimi zaman da gerçek hayatta gösteren
bir yaratığın, insanları kendi karanlık dünyasına çeken esrarengiz bir gücün
varlığıdır. Bu korkunç yaratıkla uzun yıllar önce savaşıp ardından kasabayı
terk eden ve kendilerine yeni bir hayat kurmuş olan yedi çocuk, artık birer
yetişkin olmuş ve yaşadıkları dehşet dolu günleri unutmuşlardır. Ancak,
anılarının derinliklerine gömülen yaratık yıllar sonra yeniden harekete
geçince, onunla bir kez daha hesaplaşmak zorunda kalırlar. Geçmişte kalan
kâbuslar, şimdiki zamanda korkunç bir gerçeğe dönüşmüştür artık.
Stephen King’in yazımını dört yılda tamamladığı
ölümsüz başyapıtının sansürsüz ve eksiksiz metnini okurken tam da Daily
Express’in tarif ettiği gibi, kendinizi O’nun karanlık dünyasında
hissedeceksiniz.” denilmekte..
Kaybedenler
Kulübü:
Mutsuz
yaşamlarının birleştirdiği bir grup sosyal açıdan uyumsuz çocuğun kurdukları Kaybedenler
Kulubü kendine üs olarak, nedendir bilinmez “Çorak Topraklar” olarak
adlandırılan Kenduskeag nehri kıyısındaki ormanlığın içinde, dahi Ben Hanscom
tarafından tasarlanan yerin altındaki kulübeyi seçmişlerdir. Bu çocukların hepsi zorba Henry Bowers’ın ve
ekibinin sebep olduğu aynı eziyete katlanıyor olup ayrıca O’nun hakkından
gelebilmek için de mücadele etmektedirler.
Ana Karakterler
William
"Bill" Denbrough: Bill kulübün en kendinden emin kişisi olup grup
içinde lider olarak kabul edilir. Bill kardeşi George’un intikamını almak
istemekte olup onu kayıkla oynaması için sağanak yağmurda sokağa göndermesinin
ardından öldürülmesi sebebiyle onun ölümünden kısmen kendini sorumlu
tutmaktadır. Bu duruma ek olarak, ailesi de en küçük oğullarının ölümünden
sonra kendisine karşı soğuk ve mesafeli davranmaya başlamışlardır ve Bill
gizlice katilin ölümünün ailesinin onun varlığını tekrar fark etmesini
sağlayacağını ümit etmektedir. Bill ciddi derecede kekeme olup annesi buna
sebep olarak onun 3 yaşındayken geçirdiği bir araba kazasını göstermektedir.
Aslında kekemeliği George’un ölümünden sonra daha da kötüleşmiş ve bu durumun
fiziksel olmaktan çok psikolojik olduğunu göstermiştir. Bill grubun en kararlı
ve becerikli kişisi olup 1958 ve 1985 yıllarında Chüd Ritüeli ile O’nun
yenilmesini sağlayan kişidir. Yetişkinliğinde başarılı bir yazar olup fiziksel
olarak Beverly’e çok benzeyen film yıldızı Audra Phillips ile evlenmiştir.
Benjamin
"Ben" Hanscom: “Haystack” olarak bilinen Ben oldukça zeki bir çocuk
olup Kaybedenler’e katılmadan önce boş zamanlarını çoğunlukla halk
kütüphanesinde okuyarak geçirir. Obez olması sebebiyle Henry Bowers’ın gözde
kurbanıdır. Mekanik ve mimari becerileri Kaybedenler için yararlı olup onlar
için gümüş bilyelerden yer altı kulüp evine kadar birçok şey yapmıştır.
Bevery’e karşı ilgi duymakta olup bir yetişkin olarak fazla kilolarından
kurtulmuş ve uluslararası üne sahip bir mimar olmuştur.
Beverly
"Bev" Marsh (sonra Rogan): Grubun tek kız üyesi olup oğlanların
hikayenin belli kısımlarında kendisine ilgi duydukları erkeksi ve çekici kızıl
saçlı bir kızdır. Derry’nin en fakir mahallesinde oturuyor olup annesi Elfrida
dışarıda çalışıyor iken sıklıkla babasının Alvin’in kötü muamelesine maruz
kalmaktadır. 1958 yılında Bill’e ilgi duymaya başlamıştır ve sapandaki becerisi
O’ya karşı savaşta önemli bir faktör olmuştur. Yetişkinliğinde Chicago’da
başarılı bir modacı olmuş ve yaşadığı birkaç kötü ilişki kendisini bir seks
objesi olarak gören ve onun sigara içmesini onaylamayan ve bunu onu dövmek için
bahane olarak gören Tom Rogan ile evlenmesiyle sonuçlanmıştır.
Richard
"Richie" Tozier:“Çöp Ağız” olarak bilinen Richie Kaybedenler’in en
uçarı üyesi olup sürekli şakalar, taklitler yapıp ve O’ya karşı güçlü bir silah
olduğu sonradan kanıtlanan “Sesler” çıkarır. Richie “kendi iyiliği için fazla
akıllı” olup başını derde soktuğu anda can sıkıntısını hiper aktif esprilerle
dışa vurur. Richie’nin Henry’e karşı küstah yorumları defalarca Henry ve
arkadaşları tarafından dövülmesine sebep olacaktır. Richie grubu birlikte
tutmak anlamında en özverili kişi olup Yedinin sihirli bir rakam olarak görmekte
ve grubun bu sayıdan ne fazla ne de eksik olması gerektiğine inanmaktadır.
Yetişkinliğinde Los Angeles’da başarılı bir DJ olmuştur. DJ olarak bir zamanlar
sinir bozucu gerçekçi olmayan seslerini asıl çekim kaynaklarından biri olarak
kullanır. Çocukken gözlerinin bozuk olması sebebiyle kalın çerçeveli gözlük
kullanmış, yetişkinliğinde ise gözlüğünü kontak lenslerle değiştirmiştir.
Edward
"Eddie" Kaspbrak: Eddie narin ve hipokondriyak astıma sahip olup
nereye gitse inhalatörünü de yanında götürür. Babasını erken yaşta kaybetmiş
olup dominant ve sürekli onun için endişelen bir annesi vardır. Hikayenin
sonraki kısımlarından Eddie’nin astımının psikolojik kaynaklı olduğu ortaya
çıkar ve eczacısı inhalatörünün içinde ilaç yerine sadece su olduğunu açıklar.
Eddie’nin sorunları annesinden kaynaklanmaktadır. Annesinin onun sağlığı için
sürekli endişe duyması Eddie’yi ona bağlı olarak kalması için manipüle
etmesinin bir yoludur. Henry onun kolunu kırdığı ve annesi arkadaşlarının onu
hastanede ziyaret etmesini engellediği zaman Eddie nihayet annesine karşı
durmuş ve ona kendisinin yardıma muhtaç bir çocuk olmadığı söylemiştir. Bir
yetişkin olarak New York’ta başarılı bir limuzin şirketi kurmuş ve Myra isminde
annesine çok benzeyen bir kadınla evlenmiştir. Ayrıca Henry’e karşı kendini
savunabilecek gücü bulmuş ve kolu çocukken kırıldığı yerden tekrar kırılmasına
rağmen ona karşı gelebilmiştir.
Michael
"Mike" Hanlon: Mike gruba son katılan kişi olup grubun tek siyahi
üyesi olup ailesiyle büyük bir tarlada yaşamaktadır. Baptist inancı sebebiyle
gruptan farklı bir okula gitmektedir. Henry’nin babası Mike’ın babasına uzun
süreden beri bir kin beslemekte olup Mike’ın kendisi de ırksal nedenlerle Henry
tarafından eziyet edilmektedir. Mike Kaybedenler’le onlar Henry karşı taşlarla
yapılan büyük savaşta Mike’a yardım etmelerinin ardından tanışır. Mike’ın
babası palyaço Pennywise’ın resimleri de dahil olmak üzere Derry’nin
tarihçesiyle ilgili fotoğrafların olduğu bir fotoğraf albümü tutmaktadır. Mike
Kaybedenler’den şehirde kalıp 1958 yılına ait bütün olayları hatırlayan tek
kişi olmuş ve yetişkinliğinde kütüphaneci olmuştur. Mike Derry’nin tarihçesi ve
O hakkında araştırma yapmış ve 1985’te cinayetler tekrar başlayınca
arkadaşlarını çağıran kişi olmuştur. Sonradan kurtulmasına rağmen Henry
tarafından ciddi bir şekilde yaralanmış ve O’ya karşı yapılan son savaşta
Kaybedenler’e (Bill, Ben, Bev, Eddie, and Richie) katılamamıştır. Mike daha
sonradan iyileşmiş ve diğerleri gibi olayları unutmaya başlamıştır. Daha sonra
yorumlayacağım Insomnia’da Mike’ın hala kütüphaneci olarak çalıştığı ve 1993
yılında kitabın ana kahramanlarından birinin patron olduğu ortaya çıkmaktadır.
Stanley
"Stan" Uris: Stan grubun en şüpheci üyesidir. Stan bir Yahudi olup bu sebeple Henry
tarafından eziyete maruz kalmaktadır. Mantık, düzenlilik ve temizlik onun
kişiliğine köklü bir şekilde yerleşmiştir. O’nun gerçekten var olduğunu kabul
etmekte en az gönüllü kişi olup mantığı başka her şeyden üstün tutmaktadır.
Yetişkinliğinde Atlanta kökenli büyük bir muhasebe şirketinin üyesi olup Patty
Blum isimli bir öğretmenle evlidir. Aslında 1985’te Mike’tan aldığı telefonun
ardından küvette bileklerini kesip kendi kanıyla duvara “O” yazarak intihar
eder. Ayrıca romanda Stan’in O’nun sadece dişi olmayıp hamile de olduğunu bilen
tek kişi olduğu güçlü bir şekilde ima edilir. Bu sebeple kan kardeşliği için
yapılan yeminde Kaybedenler’in ellerini kesen kişi olmasına rağmen, Derry’ye
dönüp antik terörle yüzleşmektense ölümü seçmiştir. Kitapta ayrıca Stan’in
çocukluğu hakkında diğerlerinden daha fazla şey hatırladığı ima edilir. Ne
anlama geldiğini hatırlamadığını söylese de bazen Kaplumbağa ve Derry’deki
diğer olaylar hakkında yorumlarda bulunur ve hikaye boyunca kendisinin orta
derecede psişik olduğu ima edilir. Bill O’yu George’un ölümünden sorumlu
tuttuğu kadar Stan’in ölümünden de sorumlu tutmaktadır.
Henry “Zorba” Bowers: Kaybedenler
Kulübü üyelerinden ayrı ayrı nefret etmekte ve ekibiyle birlikte onları sürekli
sıkıştırıp dövmektedir. Kaybedenlerin her üyesi Henry nin asıl en çok
kendisinden nefret ettiğini düşünse de en çok nefret ettiği kişi zenci olduğu
için Mike dır. Kitabın geçtiği her iki dönemde de O tarafından kullanılan Henry
derslerinde başarısız olduğu kadar Kaybedenler kulübüne karşı da etkinliğini
kaybetmektedir.
Palyaço Pennywise: Her 27 yılda bir Derry kasabasına
musallat olan palyaço olarak görünen binlerce yıl yaşında çocuklara palyaço
olarak görünen beklide Derry nin ta kendisidir. Kaybedenler kulübü üyelerini
ayrı zamanlarda elinden kaçıran Pennywise 1958 yılında Kulüp üyelerinin ortak
hareket etmesi sonucu ciddi şekilde yaralanır ve saldırılar kesilir. Yer
altında kaldığı 27 yıl boyunca Kaybedenlere karşı duyduğu nefretle iyileşir ve
onları yetişkin olarak öldürmek üzere cinayetlerine 1985 yılında yeniden
başlar.
Kitabın Konusu:
Kitap Derry'de yaşayan Bill Denbrough'un kardeşi George'un
yağmurlu bir havada kayık yüzdürmesiyle başlar. Kayık bir kanalizasyon
mazgalına düşer. George, orada palyaço kılığına girmiş biri tarafından kolu
kopartılarak öldürülür. Bu yaratık insanların korktuğu şeylerin kılığına girer
ve onları öldürür. Yaratık her uyandığında felaketler doğurur, çocukları ve
gençleri öldürür, homoseksüel cinayetler ve yangın gibi afetlere yol açar.
Kendilerine Kaybedenler Kulübü adını takan yedi çocuk bu yaratığı
fark eder ve peşine düşer. Ama O şehir kurulduğundan beri burada
yaşadığı için aynı zamanda şehrin kendisidir ve şehrin geleceği için burada
yaşayanlar yaratık uyandığında olan cinayetleri fark etmemiş gibi yaparlar.
Kaybedenler Kulübü O'yu
ininde yakalar ve 1958 ağustosunda onu yaralarlar. Çocuklar O'nun öldüğünü varsayarak
giderler ama olaylar tekrar başlarsa Derry'ye dönmek için söz verirler. 1985 yılında şehirde sadece Mike
Hanlon kalmıştır; olaylar başladığında altı arkadaşını arar, Stan hariç hepsi
gelir çünkü Stan intihar etmiştir. 6 arkadaş da Derry'de olanları ilk başta
hatırlamazlar sonradan O hepsine şehirde tek tek farklı
şekillerle görünür. O bu arada bir akıl hastanesinde kalan
Henry'yi Derry'ye çağırır ve Kaybedenler Kulübü'nü öldürmesini ister, bunu
kabul eden Henry şehre gelir.
Kitaptan Alıntılar:
-Başkalarının dikkatini çekecek kadar büyük bir isme
dönüştüğünüzde, peşinize düşülecek kadar da büyümüşsünüz demektir.
-Gerçekten yapman gerektiğinde, her şey uzaktan göründüğünden
çok daha zordur. O zaman tıkanıp kalırsın. Gerçekten yapman gerektiğinde.
-İyi bir öğretmen, en iyi başarısını yavaş öğrenenlerle elde
eder.
-Özgür iradeyle ilgili ne söylersek söyleyelim, dürtülerin
çelik gibi parmakları vardır. Bazı dürtülere hayır demenin yegane yolu, silahı
alıp beynini uçurmak veya boynuna ilmeği geçirmektir.
Yorumum:
Daha önce hiç King
kitabı okumadıysanız ve korku/gerilim türü kitaplara ilgi duyuyorsanız Stephen
King okumaya “O” ile başlayabilirsiniz sevgili kitap severler. Satırlar su gibi
akıp giderken kendinizi Kaybedenler kulübünün doğal üyesi olarak kabul edecek
O’na karşı savaşta sizde yerinizi alacak palyaçoları sevmemeye başlayacaksınız.
Stephen King in baş yapıtlarından biri olan kitap akıcılığı, hikayesi ve
ustanın muhteşem anlatımıyla sizleri doğduğu topraklara götürecek.
Kİtap Puanım 9,5/10
Blogumdaki diğer korku kitaplarına ait yorumlara buradan ulaşabilirsiniz.
Yorumlarınızı ve
olumlu olumsuz eleştirilerinizi bekliyorum sevgili kitap severler.
Mutlu kalın,
Takipte kalın..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder